Spinoza felsefesinin kavramları ve fikirlerine karşı eleştiri
Spinoza'da iyi, kötü, yetkinlik ve eksiklik kavramları
‘’Zekaları yenen güç, silah değil, ruhun büyüklüğüdür.’’ Baruch Spinoza
Bu metnimizde Spinoza’nın iyi, kötü; yetkinlik ve eksiklik kavramlarını inceleyeceğiz ve daha sonra da eleştirel bir yaklaşımla değerlendireceğiz.
Spinoza'ya göre, "iyi" kavramı insanların doğalarına uygun olan şeyleri ifade eder. İyi, insanların özsel doğalarını geliştirmelerine ve mutluluğa ulaşmalarına yardımcı olan şeydir. Ona göre, gerçek mutluluk, bilgelik ve özgürlük elde etmektir. İyi, insanın bedenini ve zihnini güçlendiren, insanı daha yetkin hale getiren şeyleri içerir. Fakat bu duruma göre insanın doğasına dönmesi -akla, bilgeliğe yönelmesi- onu ahlaki olarak iyi yapıyorsa, yarım akıllı bir insanın da kendince ulaştığı bilgi, onu ahlaklı mı kılar? Yahut hangi insanlar bu erdemi gerçekleştirmelidir? Örneğin bir çocuk bu konuda nasıl erdemli olabilir? Ayrıca belki de bir kişinin akla yönelecek ve bu şekilde erdemli olacak kadar durumu ve vakti olmayabilir. Bu durumda bir inşaat işçisi ya da köle kötü mü kabul edilmelidir? Elbette hayır. Bu durumda Spinoza’nın ‘iyi’si eksik argüman sağlamıştır.
Spinoza'ya göre, "kötü" kavramı da insanların doğalarına aykırı olan şeyleri ifade eder. Kötü, insanın özsel doğasına zarar veren, onu sınırlayan veya engelleyen şeylerdir. Örneğin, insanların tutkuları ve bağımlılıkları, Spinoza'ya göre, onları kötülüğe sürükleyen etkenlerdir. Kötülük, insanın bedenini ve zihnini zayıflatan, insanı eksikliklere ve acılara sürükleyen şeyleri içerir. Bu durumda tutkusu kitap okumak, kendini bilge olmak için yola koymuş, bu sayede özgürleşmiş ve böylelikle aslında Spinoza’nın istediği ‘’iyi’’ye yönelmiş bir kişi bu bir bağımlılık olduğu takdirde aynı zamanda kötüye mi yönelmiş oluyor? Dolayısıyla burada bir çelişki doğmuş bulunuyor.
Onun felsefesinde "yetkinlik" kavramı, insanın özsel doğasını tam olarak gerçekleştirmesini ifade eder. Yetkinlik, insanın kendi güç ve kapasitelerini tam olarak kullanması, potansiyelini açığa çıkarması ve gerçek mutluluğa ulaşması anlamına gelir. Spinoza, insanların kendi doğalarına uygun olarak yaşayarak yetkinliklerini artırabileceklerini öne sürer. Özgürleşme ve bilgelik kazanma, önemli unsurlarıdır. Öyleyse bu bilgiyle yetkinlik kazanmak isteyen bir ‘iyi’ ona kendi güç ve kapasitesini kullanacak alan yaratamadıysa ya da ona bu konuda yardımcı olacak bir akıl hocası yoksa nasıl yetkinliğe ulaşabilir? Ya da buradaki ‘’potansiyel’’ dediğimiz nedir? Kişinin olabilecek en erdemli hali mi yoksa kişinin en iyi olduğu alanda en iyi olması mı? Her iki durumda da bu kişinin tutku ve bağımlılığına dönüşür. O halde yetkin insan aslında kötü insan olmuş olur.
Son olarak "eksiklik" kavramı, insanların doğalarına uygun olmayan veya onların yetkinliklerini sınırlayan durumları ifade eder. Eksiklik, insanın içsel kısıtlamaları, tutkuları veya cehaleti nedeniyle gerçek potansiyelini tam olarak gerçekleştirememesine işaret eder. Spinoza'ya göre, eksiklikler insanları bağımlılıklara, acılara ve mutsuzluğa sürükler. Öyleyse cahil olduğunu bilmeyen bir cahil her zaman eksik kalmak zorundadır. Bu da Spinoza’nın felsefesinin herkes için olmadığı anlamına gelir.
O halde bu metnimizde Spinoza’ya dahil öğrendiğimiz şey her ne kadar Spinoza’nın insanın kendi iç huzuru ve bilgeliğine yönelmesini arzulamasıysa da bunun kendiyle çelişmeden mümkün olmayacağıdır. Çünkü bedenen de olsa bir köleyseniz asla özgür bir ruha sahip olamazsınız ve eğer köle bir ruha sahipseniz asla bilge olma unvanına sahip olamazsınız ve özgürlükle tanışmadığınız için onu arayamazsınız