Oğlan
Bu sana ilk manzûm, saf-ı ruhiye
Sen ki hislerinle dahi mukaddessin,
Ben ise ecnebi bir derya-i akıl,
Hiç diken var diye güle meftun oldun mu?
Hiç böceği şefkatle okşayan bir el,
Savaşta merhamet gösteren melek,
Biz cenk vermedik, evet, zira dostum benden yaralıydı
Lâkin terk etmedik, bu bir intizamdı safa.
Çekildim, zira mağlup oluyordun bana,
Sen ki el değmemiş bir mabet-i nazik,
Ben ise kirlenmiş bir câmi pâbucu,
Senin lirik dostluğun taşınmaz gücümde.
Benim vücudumda nice çuvallarca güvensizlik,
Senin hassas terazinde benim sadece sûretim,
Nasıl gördün içimdeki derinliği,
Nasıl fark ettin hüsnümü, anlayamadım.
Resmimi çizip astım da,
Ardındakine baktığını yakaladım,
Bunları görene zincirimi vuramadım,
Kendime vermediğim buseleri gözlerinle ihsan ettin.
Kız dedim bana kız, akıt öfkeni
Yok dedi aksettirmem sana gazabımı
Yürek daha da acır senin iyiliğinle
Sevme beni arkadaşım! Sızlar vicdanım.
Bunu hak edecek ne eyledim,
Bilemem ben saf evlâdı sevmeyi,
Kendimi sevemedim ki,
Kötüleri görür, onlara meylederim.
Evde öğrendiğimi çarşıda satıveririm,
Evde hüzün var, keder var,
Bugün yine selam etsem güleceksin,
Bir çocuk gibi el edeceksin.
Gözlerinle yeşeren umutlar ektin,
Kalbimin en derin köşesine serptin,
Bir sabah vakti, güneşle beraber,
Sevgiyi, saflığı bana ihsan ettin.
Pederim böyle öğretmedi, çırağımı sevdim,
Kendimden bir parçayı nasıl heba ederim,
Sana uzatmadığım aşkı,
Uzatamadığım için minnettar değilim.
Hayatın sana türlü güneşli günler sunar,
Sen yağmurda ıslanmayı tercih eden,
Bir ayçiçeği oldun,
Sen de uzatma, elveda,
Yüzünü bana değil, güneşe dön saf oğlan
Bu âlemde sevdânın yolu sana müstesna,
Hoşça kal, ey safa-i hakikî,
Sevdan bende baki, lakin vuslat mümkünsüzdür