Sepette iki portakal vardı, bir elma gitti, bir armut kondu. Kaç kaldı?





Aldatanları Gördüm Üstelik Aldanmak Dağında Değildim

Dokunaklı hikayeler sazlanıyor ulemaların dilinde:

Sepetinde elma ve armut olanlardan

Ayva çiçeği bir şeyler gizliyor olabilir diyorlar

Korkup tekinsiz zıpır adımlarla kaçıyorum sepetten

Sözlerin devamı beni yakalıyor:

İçine bir başka meyveyi almış, üstelik turuncu olmayan bir meyve.

Güvercinlerim, cinlerim ile aziz kartı uzatıyorlar bana

Parmak uçlarımdan akan korkuyla; biraz merak, biraz da çaresizliğin eliyle bakıyordum.

Aldatanları gördüm, üstelik aldanmak dağında değildim.

Volkanım söndü, alevlerim kül oldu; rüzgar aldı götürdü, içim soğudu...

Çocuğunun ölümünü kabullenmiş bir anne soğukluğuydu bu.

Eller ilk kez ellerime layık hissettirmedi, kirli bir suyun üstünde kayıktım sanki.

Biliyordum!

Güven, eti kemiği olmayan bir erkeklikti çünkü

En çok onlar isterlerse en çok onlar vermezlerdi.

Vermedikleri her şeyin misliyle onlardan alınacağını bilirdim.

Acı çektiğini seziyorum, öylesine mutluyum ki!

Zehrin sonuna ulaşmış olmak için güzel bir ölüm nedeni.

Bulaştırdığın çürükler çekirdeğinden zehirledi seni, iyi de oldu.

Asla, asla, asla…

O yolların güzel hatıraları hatırına helva kavurmayacağım

 

Pantolon yamasız da olur, yama tek başına ne olacak?

İstediğin memlekete git, bu dizde durduğun gibi durmayacaksın.

Kendi kumaşında olmadıkça her terzide kendi söküğü olarak kalacaksın

Annesiz bir çocuk olarak, emanet olacaksın.

 

Ertelediğim kitabın son sayfasını okudum annenin çığlıkları ile

Vazgeçmenin özgürlüğü ne oturaklıymış meğer!

Tahtsız ve sessiz bir imparatorluk gibi.

Kaldırım taşı istediği kadar aransın, o tek bir boşluğa aitti.

-Velhasıl öyle olmak istemese de kaldırım taşıydı-

Bırakalım bazıları tökezlesin düşsün

Toprağın soğukluğu belki öğüt verir düşene

Yakınlarda bir gezegene yollanmış padişahlar

Sızlanıyorlar emirlerine riayet edenler olmadığından

Tek başına yağmurlu bir hava kadar seyirciyim bu temizlenmeye

Sırf dikeni var diye olayı var gülün

Öyle basit değil, öyle kolay değil diye

Oysa öyle basit olan, öyle kolay olan ne güzeldir.

Ahmak denizciler tüm erkeklikleriyle umutlarını alırlar güzelin

Aman getirmesinler! Terk etti çoktan.

Tarihim bile yazmayacak denizcilerin hatalarını.

Ağıt ederim: Gel beni bul, gel beni bul, gel beni bul…

Öyle saklandım ki kendime, asla bulamayacaksın.

Bir daha asla bulamayacaksın.

 

Vazgeçtim,

Öfke de yok, sevgi de…

Kimseye değil bu şiir,

Hele öfkelenmeyene hele sevmeyene.

Vazgeçmenin ta kendisinedir.